Çocuklar küçük yaştan itibaren duygu, düşünce ve isteklerini ifade etme çabası içindedir. Tüm bireylerin yaşamında önemli bir yere sahip olan “duygu ve düşüncelerin doğru ifade edilmesi,” doğru ifade etmenin çocuğa öğretilmesi, çocuğun sağlıklı gelişimi ve duygusal zekâsı için oldukça önemlidir.
Duygular, yaşamla birlikte başlar. Son yıllarda yapılan beyin araştırmaları, bebeklerin anne karnından itibaren duygularımızdan sorumlu beynin sağ yarımküresinin hızlıca gelişim gösterdiğini ortaya koymuştur. Doğumdan kısa bir süre sonra bebekler öfke, sevinç, korku, 18-24 ay içinde empati, kıskançlık; 30-36 ay içinde ise suçluluk, utanç duygularını yaşarlar. Yaşam döngüsü içerisinde bireyin duygularını düzenlemesi ve ifade etmesi gelişme gösteren bir süreçtir. Bireyin olumlu duyguları gibi olumsuz duyguları da yaşaması doğaldır. Olaylar karşısında hiçbir duygusal tepki göstermeyen veya basmakalıp tepkiler geliştiren insanların ruhsal durumlarında bir bozukluk olduğu düşünülebilir. Öte yandan, öfkelenmek, korkmak gibi olumsuz duygular; olumlu duygular gibi hayatın zenginliklerinin bir parçasıdır. Duygulardan haberdar olmak, sosyal ve kişisel iyi oluşun önemli bir parçasıdır. Kişinin duygularıyla ilgili konuşması, bu duyguları anlaması ve kontrol etmesi için en kısa yoldur. Çocuğunuza duyguları tanıma ve ifade etmeyi öğretmek, sosyal-duygusal gelişimi için oldukça önemlidir. Duygularını ifade edebilme becerisi kazanan çocuklarda daha az davranış sorunları gözlemlenmiştir. Çocukların davranışları bir sorun değil, sorunlara yönelik gösterdiği tepkilerdir. Günümüzde yetişkinler bile duygularını ifade etmekte zorluk yaşarken “Çocuklar anlar mı ki? ” diye sorabilirsiniz. Ancak duygusal zekâ, bebeklikten itibaren gelişmeye başlamaktadır. Çocukların olumlu duygularını ifade ettikleri gibi olumsuz duygularını da etkili bir şekilde etmeyi öğrenmeleri gerekmektedir. Bunun için en uygun dönem çocuklarımızın içinde bulunduğu erken çocukluk dönemidir.
Çocuklarda Duygu Düzenlemesi İçin Siz Ebeveynler Neler Yapabilirsiniz?
Rol model olun: Her şeyden önce çocuğun duyguları tanıması gerekiyor. Kendi duygularınızı çocuğunuzla paylaşarak ona model olabilirsiniz. “ Bugün çok mutluyum, uzun süredir görmediğim bir arkadaşımla buluştum, onu biraz özlemiştim. ”Bugün biraz kızgınım, arkadaşımın şu davranışı beni hayal kırıklığına uğrattı.” duygularınızı ifade ederken “Ben dili” kullandığınızdan emin olun. “Beni duymadığında üzülüyorum…”
Duygularını ifade etmesine izin verin: Ağladığı zaman “Bunda ağlayacak ne var.” veya “Tamam üzülme, ağlama” demek yerine sarılarak “ Canın acıyor olmalı.” “Çok üzgünsün.” “Hayal kırıklığına uğramış görünüyorsun.” gibi duygularını ona yansıtın ve onun da duygularını ifade etmesine izin verin. Böylece çocuğunuzun anlaşıldığını hissetmesine yardımcı olursunuz. Duyguların sağlıklı ve işlevsel olduğunu, böyle hissetmekte hiçbir sorun olmadığını öğretebilirsiniz. ”Böyle hissetmemelisin, böyle hissetmen için hiçbir neden yok.” gibi cümleler kurmaktan kaçının. Her duyguyu yaşayabiliriz. Önemli olan, bu duyguları uygun yollarla ifade edebilmektir.
Fiziksel temasta bulunun: Sarılın. Sarılmak oksitosin salgılatır. Oksitosinin, doğum ve emzirme konusundaki iyi bilinen işlevlerinin ötesinde, aynı zamanda biliş, hoşgörü, güven ve arkadaşlık ve kalıcı çift bağların kurulmasına da dahil olduğu gösterilmiştir. Stresi ve kaygıyı azaltır.
Fiziksel egzersiz yapmasını sağlayın: Çocuğunuzun yürümesi, koşması veya zıplaması için alan yaratın. Hareket etmek duygularını düzenlemesine yardımcı olacaktır.
Beden sağlığı ile psikolojik sağlığın bağlantılı olduğunu hatırlayın: Doğru nefes alıp vermek, kalp ritminin düzelmesiyle kan basıncının düşmesini ve stresle başa çıkıp ve rahatlamamızı sağlar. Çocuğa bunu anlayabileceği bir dille anlatabilir, 1’den 10’a kadar sayıp bedenimizin rahatladığını oyunlaştırarak öğretebilirsiniz.
Melis ALAÇEŞME
Psikolojik Danışman – Aile Danışmanı